PSİKANALİZ NASIL SAĞALTIR? (HEİNZ KOHUT)
Kohut,kendisinin geliştirdiği ‘’kendilik psikolojisi’’ perspektifinden kuramına yöneltilen eleştirilere yanıt verirken, bu yenilikçi yaklaşım çerçevesinde psikanalitik tedavi sürecinin nasıl işlediğini ve sağaltıcı etkilerin nasıl ortaya çıktığını vaka örnekleriyle derinlemesine açıklıyor. Kohut (kendisinin geleneksel psikanalizden ayrılmadığını iddia ederek) geleneksel psikanaliz anlayışlarını eleştiriyor. Kendi iddiasına göre bazı klasik görüşlere yönelik bir yeniden değerlendirme ve yenilik sunuyor. Kohut Freud’un öğretilerini temel alarak geliştirdiği kendilik psikolojisi yaklaşımıyla, özellikle narsisizm ve kendilik kavramlarına dair yeni bir bakış açısı geliştirmiştir. Freud ile görüş farklılıklarına özet şeklinde bakacak olursak; Freud bireysel dürtüleri ve bilinçdışını vurgularken, Kohut benlik gelişimi ve ilişkilerdeki empatiyi ön plana çıkarır. Kohut, benlik gelişimine ve narsistik ihtiyaçların sağlıklı şekilde karşılanmasına odaklanır. Kohut, Freud'un narsisizmle ilgili görüşlerine karşı çıkarak, narsisizmi sadece bir "patoloji" olarak görmek yerine, normal bir gelişimsel aşama olarak değerlendirir. Kohut, Freud'un psikanalitik teorisinin eksik kaldığı, narsisizm ve kendilik üzerine daha derinlemesine bir anlayış geliştirme gerekliliğine vurgu yapar. Geleneksel psikanalitik yaklaşımlardan farklı olarak, hastaların narsisistik ihtiyaçlarına empatik bir şekilde yaklaşmayı savunur ve bunun iyileştirici gücünü vurgular. Freud’un daha mekanik ve analitik yaklaşımından, terapistin duygu ve içsel deneyimlere empatik bir yaklaşım sergileyerek hastanın iyileşme sürecine nasıl katkıda bulunacağına dair yeni bir perspektif ortaya koyar. Kohut, bireylerin gelişiminde erken çocukluk döneminde, özellikle bakım veren figürlerle (kendilik nesnesi) (anne, baba) kurulan duygusal bağların önemli olduğunu belirtir. Onun görüşüne göre, benlik, diğer insanlarla kurulan ilişkilerde beslenir ve gelişir. Kohut, terapistin empatik yaklaşımının, tedavi sürecinde iyileştirici bir rol oynadığını vurgular. Bu empati, terapistin hastasının duygusal deneyimlerini tam anlaması ve ona kendiliğin yeniden inşası için uygun bir ortam sağlaması gerektiğini ifade eder. Kohut’a göre, terapist ve hasta arasındaki güçlü terapötik ittifak, iyileşme sürecinin başlangıç noktasıdır. Terapistin hastanın içsel dünyasına empatik bir şekilde yaklaşması, hastanın kendiliğini sağlıklı bir şekilde yeniden inşa etmesine olanak tanır. Terapist, hastanın kendilik deneyimlerini doğru bir şekilde anlamalı ve ona güvenli bir ortam sunarak kendiliğin yeniden inşasına yardımcı olmalıdır. Kohut, bireylerin kendiliklerini yaratıcı bir biçimde inşa etmeleri gerektiğine inanır. Bu, her insanın, geçmişteki travmalar ve zorluklar karşısında yeni bir özsaygı ve benlik yapısı oluşturabilme kapasitesine sahip olduğu anlamına gelir. Bu süreçte, psikanaliz yalnızca zihinsel içerikleri çözümlemekle kalmaz, aynı zamanda kişilik gelişimini destekleyen bir işlev de görür. Kohut’a göre, çocukluk döneminde, özellikle ilk yıllarda, çocuk kendiliği için üç temel narsisistik ihtiyaca sahiptir: 1- Aynalanma: Çocuk, başkaları tarafından olumlu bir şekilde yansıtılma ihtiyacı duyar. Ebeveynlerin, çocuğun duygusal deneyimlerini anlaması ve ona karşı empatik bir şekilde yaklaşması, sağlıklı bir kendilik gelişimi için gereklidir. Bu, aynalanma sürecidir ve çocuğun içsel dünyasının doğrulanması, güçlü bir kendilik yapısının temellerini atar. 2- İdealasyon: Çocuk, çevresindeki yetişkinleri (özellikle ebeveynlerini) büyük ve güçlü figürler olarak görür. Bu figürlerin desteği, çocuğun kendini güvenli ve değerli hissetmesini sağlar. Bu aşama, idealizasyon aşamasıdır ve çocuğun gelişen özsaygısı için kritik bir öneme sahiptir. Bu aşamalarda, ebeveynlerin sağladığı doğru yansımalar ve idealizasyon, çocuğun özsaygı duygusunun sağlam bir şekilde oluşmasına katkıda bulunur. Eğer bu süreç sağlıklı bir şekilde gerçekleşmezse, narsisistik bozukluklar gibi sorunlar ortaya çıkabilir. 3- İkizlik: Kohut, insanın temel ihtiyaçlarından birinin, başkalarıyla benzerlik hissetme ve özdeşleşme olduğunu belirtir. Bu ihtiyaç, bir kişinin yalnızlık ve dışlanmışlık duygularını aşmasına yardımcı olur. İkizlik de, kişinin kendisini başkalarıyla benzerlik kurarak daha anlamlı ve bütünleşmiş hissetmesini sağlar. Bu, özellikle narsisistik gelişim bağlamında önemlidir. Kohut'a göre, bir insan, kendisini başkalarıyla (özellikle terapistiyle) benzer şekilde görmek istediğinde, kendilik yapısının bir parçası olarak benzerlik ve özdeşlik hissiyatı yaratır. Bu tür bir bağ kurma, kişinin içsel dünyasında bir bütünlük ve kendilik duygusunun pekişmesine yardımcı olur. Sağlıklı bir kendilik yapısının gelişmesi, erken çocukluk yıllarında doğru yansımalar ve idealizasyon deneyimleriyle başlar ve her yaşta, bireyin özsaygı ve kendilik bütünlüğü üzerine bir yapı kurulur. Kohut’un bu anlayışı, terapötik süreci sadece çatışma çözme değil, aynı zamanda kendilik inşası olarak görür. Heinz Kohut'un kendilik psikolojisi yaklaşımında, aktarımlar, özellikle iyileştirici terapötik sürecin bir parçası olarak önemlidir ve bu süreçte aynılamaya, idealizasyona ve ikizleşmeye dayalı aktarımlar önemli bir yer tutar. 1. Aynalama aktarımı, hastanın kendini değerli ve kabul edilmiş hissetmesi için terapistin empatik yansımasını ifade eder. 2. İdealizasyon aktarımı, terapistin "büyük ve güçlü" bir figür olarak idealize edilmesiyle kendilik yapısının güçlendirilmesine olanak tanır. 3. İkizlik aktarımı, hastanın terapistiyle benzerlik kurarak, kendiliği üzerinde yeniden yapılandırıcı bir etki yaratır. Bu aktarım türleri, terapötik sürecin iyileştirici yönünü şekillendirir ve kişinin sağlıklı bir özsaygı ve kendilik inşa etmesine yardımcı olur.
Yorumlar
Yorum Gönder